30 Mart 2012 Cuma

PERVAZDAKİLER?

Bu pencere? Bu bina yapıldığında da karşıdaki daireyi görüyor muymuş böylece? Olduğu gibi, bütün yaşantısıyla, böyle, bu evin içine doluyor gibiler. İlginç. Ben sahsen tedirgin olurdum, bir yabancının mutfak penceresinden, sinema gibi göründüğümü düşünsem. Uh! Ürkütücü. Merak da uyandırıyor biliyor musunuz? Dalar giderim bu pencerede ben. Eyvah! O adam? O adam n'apıyor? Hadi canım! Ressam mı bir de? Yandık, çok fena. Şimdi bu ressam adam, orada, kim bilir belki günlerce kıpırdamadan, kirpiklerinde duran resmi tuale akıtmak için bir serüven yaşayacak... hem de bir pencere mesafesinde yaşanacak bu serüven... Mahvolurum, burada oturup çocukluğuma dönerim fırçanın ucunda ben... Biraz da meraklıyım, anlıyor musunuz? İzletim yani, uyumam yine de izlerim. Bende bir gariplik olduğunu düşünmenizi istemem ama bu ev de değil... Ben bu evde de yaşayamam.  Kendimden sıyrılıp ressamın omuzuna konarım geceleri, ses etmeden herşeyden kurtulup renklerin içinde koşmaya başlarım. Biliyorum ben kendimi. Çocukluk hayalimdir biliyor musunuz? Bir resmin, masalın, şarkının içinde kaybolmak... Gördünüz mü, şimdiden konuşmaya başladı çocukluğum benimle... Gidelim.  Başka bir ev gösterin bana en iyisi... Teşekkür ederim; çıkıyorum ben. Ressamın kapısını tıklatıp bir kaç şey sormak istiyorum; kafama takıldı , neden maviye bu kadar teslim olmuş?... Bir de şu pervazlardan sapır sapır dökülen soru işaretleri nedir? ... Neyse, ararsınız siz. Hoşçakalın...

Hiç yorum yok: