Canım kızım… Sen kıymetini bilen kalabalık bir ailede
sevgiyle ve kavgayla büyüdün. Hepimizin kendine ait yalnızlıkları oldu, evet;
bulunduğumuz anda ve yerde yalnızlıklarımızı da yaşadık. Büyüdüğünde hatta
büyürken en sakin yaşamı sürsen dahi güzel ve çirkin çok şeyle karşılaşacaksın;
çarpışacaksın. Korkma. İlk adımını attığında kalbimde kocaman bir his
büyüyüverdi; yırtıcı bir sevgi; seni koruma isteğiydi bu; her şeyden.
Biliyorum, her şeyi kendin yaşayarak göreceksin. Ben sadece zamandan ve
mekandan bağımsız bir gerçeği seninle paylaşarak hayatını kolaylaştırmak
istiyorum, izninle. Sıkıcı bulursan lütfen
beni bağışla sevgili meleğim.
Ben küçükken hayat karşıma kıymetini sonradan anlayacağım
sihirli bir kutu çıkardı. Bu kutunun içinde gelecekte olabileceğim kişi
seçenekleri vardı. Bu kutunun içinde az sayıda evden oluşan küçük ve duygu dolu
sokağımız vardı; büyüdüğüm sokak. Tam beş tane evden, beş ‘gelecek’ resminden ve çok sayıda hayattan
oluşan renkli ve renksiz sokak.
1)Sokağın başında yalnız ve
kızgın Osman amca yaşıyordu. Neden bu kadar yalnız kaldığını hiçbirimiz
bilmiyorduk. Bence kendi de bilmediği için sadece dut toplarken
gülümsüyordu.Bunun dışındaki tüm zamanını gözü dalmış gibi etrafa bakıp
düşünerek geçiriyordu.
2)İronik bir şekilde Osman Amca’nın tam karşısındaki evde 5
kişilik çekirdek bir aile yaşıyordu. Üç erkek çocuğu olan genç bir çift.
Cebrail,İsrafil,Mikail. Gerçekten de üstün güçleri olan melekler gibi durmadan
yüksek enerjiyle koşturup durulardı. Konumuzla ilgisi yok ama ben en küçükleri
olan Mikail’e aşıktım, o bunu hiç bilmedi. Dikkatini çekmek için gözlerinin
önünde bisikletten attım kendimi, ilgilenmedi bile, gıcık…
3)Osman Amca’nın yan komşusu da Ayfer teyzelerdi. Evlerinden
her zaman kavga sesleri gelir fakat kimseye bir şey anlatmazdı. Bahçeye çıkıp
mutlu aile şovları yaparlardı; neyse ki çok ikna edicilerdi. Çocukları mutlu
büyümüştür herhalde. Annem onlarla oynamama izin vermediği için bilmiyorum.
(Annem onlarla okulda bir kez bitlendikleri için oynamama izin vermiyordu. Oysa
ben de bir kez bitlenmiştim ve bu annemle aramızda sır olarak kalmıştı. İlk kez
sana söylüyorum.)
4)Bizim evimiz…ve tabii ki anneannen ve dedenin evi… Biz
geniş bir aileydik. Annem ve babam çok genç yaşta –benim dünyaya gelebilmem
için- evlendiklerinden aile büyüklerimizle yaşadık.Ben bu konuda kendimi hep
çok şanslı hissettim. Dedem ne istersem yapıyordu. Osman Amca’nın dut ağacına
bile dalıyorduk. Annemin bazı geceler hemen, her şeyi bırakıp gidecekmiş gibi
bahçe kapısında donup kaldığını görürdüm. Doğduğu evde çocuk büyütüyor olmak,
genç yaşta ilk erkeğiyle evlenmek hiç de O’na göre bir yaşam biçimi değildi
çünkü. Annem özgürlüğüne düşkündü. Abla kardeş gibi büyüdük…
5)9 kardeşe miras kaldığı için bir türlü paylaşılamayan ve
bundan ötürü boş kalmış bir ev. Yani sokaktaki tüm çocukların ‘perili evi’.
Sihir bu kutunun neresinde? Diye düşünüyorsun; hemen söyleyeyim: 'Büyüdüğünde sen hangi evdeki yaşamı kuracaksın , hangi evdeki duyguyu
seçiyorsun?' sorusu...
1)Yalnızlık içinde bir yaşam,
2)Çok çocuklu, neşeli ama evde geçen bir yaşam ,
3)Mutsuzluğu kabul etmeye çalışarak, rol yaparak geçen bir
yaşam,
4)Büyümeden büyük yükler altında kaldığın bir yaşam
5)Hiç biri
Bu sokaktan büyüyerek çıktığımda kendimi ailemden uzakta çok
yabancı bir kalabalıkta buldum. Bu kalabalık benimle aynı duyguyu paylaşan
insanların da olduğu renkli, güzel, çirkin ve gerçek bir hayattı. Ailemden ilk
kez okul için bu kadar uzak kalmıştım. İlk kez ihanete uğramış, ilk kez yalan
söylemiş, ilk kez uyuşturucu çeşitlerini denemiş (umarım bunun için beni yargılamazsın,
sadece denemeydi. Birkaç kez. Eğlencesine. Neyse…), ilk kez sarhoş olmuş, ilk kez tek başıma
başarılı olmuş, ilk kez yemek yapmış ve evet ilk kez aşık olmuştum.
Çocukken kendi kuracağım ailenin tasarımını o kadar çok
düşünmüştüm ki içim rahattı. Milyonlarca parçadan oluşan bir yapboz gibi
sevdiğim her şeyi içine koyduğum bir resim yaptım. Zamanla bu parçaların beni
bile ezen bir hakimiyeti olduğunu anlayacaktım. Aile olmaya ikinci bir kişiyle
başlayacağım için önce ıssız bir yerde iki kişilik bir yer açtım. Aşık olduğum
adamı çeke çeke oraya sürükledim. Aşkımızı bu yapboz çerçevesinde yaşamaya
çabaladık, benim yüzümden. Zamanla ben yaşamda yol almaya başladım, sevgilim
yerinde saydı. Çünkü onu ve onun yaşamı boyunca kurduğu hayali hiçe saymıştım. Bunu
bir gece uyanıp babanı seyrederken anladım. Kendimi onun yanında dev bir cadı
gibi hissettim. Üzgündüm fakat artık çok geçti… Onu seviyordum ama o birey olma
hakkı elinden alınmış bir erkeğe dönüştüğü için beni sevemiyordu bile. Yalnız
kaldım. Bazan yaşamın bu kadar gerisinde kaldığı için babana olan saygımı
yitirdiğimi dahi fark ediyordum. Ben, neden olduğum bir yok oluşa ,hiç hakkım olmadan öfke
duyuyordum, saygısızca.
Bir gece yapbozun bir parçası haline gelerek cansızlaştığım
yaşamımın içinde kaybolurken, baban beni uyandırdı. O’nu ilk gördüğüm
haliyleydi. Büyük, görkemli, parlak bakışlı ve erkek. Baban
aşık olmuştu. Kendi olmasına izin
veren bir kadına gideceğini anlattı bana. Onu ilk kez dinledim, anladım ve
özgürlüğüne kavuştuğu için mutlu bile oldum. Canımın ne kadar acıdığını anlatıp
seni yormayacağım bebek. Baban gittikten sonra sen bir hediye gibi geliverdin
hayatıma. Plansız, kendiliğinden ve hiç aklımda yokken. Başıma gelen en güzel
şey sen oldun canım bebeğim. Babanla seni mutlu yetiştirebilmek için düzenli
olarak görüştük. Onu her gördüğümde ne kadar güzel bir adam olduğunu
hayranlıkla izler oldum.
Ben kurguma hapsolarak yaşamın getirdiklerini gözden
kaçırdığım için kendi duvarları içinde kalan, sevdiği adamı da burada yok eden
bir kadın oldum. Onun erkeliğini, benliğini, kendi yolunu ortaya koymasına hiç
izin vermedim. Bu yüzden gitti… Ben hiç istemediğim halde Osman Amca olmuştum.
Şanslıydım evet. Sihirli kutu bana çok şey söylüyordu.
Yaşadıkça, kurmak istediğim hayatın parçalarını bir araya getirirken ,hayatın
bana getirecekleri için , kendiliğinden gelenler için hiç yer bırakmayacak
kadar da bencildim. –ki bu her şeyi yok edecek büyük bir hataydı.
Canım kızım, kendini iyi tanıyan bir kadın ol, lütfen. Ne
istediğini, ne olmak istediğini bilerek yaşa. Yaşamak istediklerinin peşinde ol
ve yakala. Ama lütfen başka birinin kurgusuyla birleşecek kadar da cesur ol. İzin ver. Boş odalar bırak gelecek
tasarımında. Yaşamın akışının gizli bir güvenilirliği vardır, izin ver ve
güven. Ancak böyle daha fazlasını alabilirsin biricik hayattan.
Sevgiyle kucaklıyorum seni güzeller güzelim…
Annen…
1 yorum:
Fotoğraf: Fatma Karabenli
Yorum Gönder