2 Nisan 2012 Pazartesi

BALIK İLE ERGUVAN BİR GÜN...

Uyandım.
sabaha kadar yıldıza kurulu mavi bir salıncakta sallandım. şeffaftım, ılık. uyanıp biraz da tavanda uzandım, saatin müziğiyle büyüyüp sokağa baktım. kedinin kuyruğuna tutunup uçuştum: Sadece 7 dakikalığına balondum. Sönerek ağaca kondum: bir bebeğin parmağı kadar minik bir insandım. Haftalarca yürüyüp toprağa atladım. Karıncaların kapısını çaldım. Bütün koreografiyi alt, üst ettim diye fırça yedim; bir yaprak taşıyarak kendimi affettirdim. Artık küçük bir su birikintisinde soluklanan balıktım... Erguvan kokusuna kapıldım; ağacın yapragına damladım...Ah! Kokusu burnumda kaldı. Bahar kokusuna uyandım. Özür dilerim ama böyle güzel mevsimde erguvandan habersiz bir ev? Geçmiş ve ayrılık kokan... Gözyaşı yerine erguvan koksun isterim evim... Bu ev beni yordu... Bana bu evi göstermemiş olun, lütfen... Başka bir ev için görüşelim; ben hemen sokağa koşup, bulutları izlemek istiyorum. Görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: