24 Kasım 2012 Cumartesi

FİLM SOKAĞI



Şehirlerarası bir otobüs, sağlam bir ışık çalışmasıyla aniden bir sinema yuvasına dönüşebilir bence... Her koktukta bir tür, bir hikaye...
Olayı muavinin gözünden görürüz... Yola çıkmadan kafasını alkol ya da  keyif verici her hangi bir madde ile azıcık kırarsa; tüm yolculuk olağanüstü bir film gibi geçebilir...
Kanal, kanal gezelim...


Önemli bi'şeyle uğraşırken vurulup, öylece ölüp kalmış gibi uyuyan adam. Uyuduğu yer olay mahali gibi görünüyor. Al sana polisiye...


Bi' an için yanından uzaklaşan ve geri geldiğinde yeşile dönmüş yanık bir kokuyla seni boğan kişi; oysa sadece sigara içip geldi. Vasat bir tv filmi...


Hemen o anda bir haber alıp, ağzı açık kalarak hayret etmiş birinin ifadesiyle uyuyan,  içine kapanık bir adam. (Kimisinin tüm gün dümdüz olan yüzü, ancak uykudayken en büyük ifadesini alır... İç ses : 'kendimi en iyi uykumda ifade ediyorum.' Psikolojik film...


Uzun, uzun yolu seyredip ağlayan bir kadın... Bir ayrılık hikayesi... Dram...


Kucağında kendi kadar bir çocukla yollara düşmüş öfkeli bir kadın... Melodram...


Kitabına gömülmüş ortayaşlı, gri saçlı bir kadın... Sessiz bir sanat filmi.


Çuvallı, bidonlu, fanilalı, turşulu, börekli sempatik teyze... Folklorik film...


Bulunduğu yerde, bulunduğu koşullar ölçüsünde namaz kılan ve her an dudakları kıpırdamak suretiyle dua etmeye devam eden sakallı bir genç amca. Dînî film.


İkili koltukta; dergili , gazeteli; piknik havasında yolculuk yapan; tatlı, tatlı birlikte uyuyup şakalaşan bir çift... Romantik...


Yanyana oturan iki yabancının tanışma anı ve birbirlerine söyledikleri yalanlar... Nasıl olsa ancak söylediklerinden ibaret çünkü her biri... Belki de en dürüst halleri... Bir yabancıya gerçeği söylemek dünyanın en kolay şeyi... (Bu direkt festivale gider ...)

Horlayan bıyıklı bir kadın ve yanında bebekli, genç bir anne; gülerek bebeği oyalamakta; masalla. Masaldaki cadı da horlamakta; hayal gücü bedava... Çocuk, animasyon, fantastik...( Bak, bak 3 dalda film...)

Ailesine bir yığın yalan söyleyerek otobüse kendini nihayet atabilmiş, bir delikanlının peşinden giden bir genç kız... Pempeli, siyahlı, ojeli. Gençlik filmi.


Peki o pırıl, pırıl ; yakışıklı ve geleceğe umutla bakan üniversite öğrencisi?  Kitap ve film dolu sırt çantası; müzik dolu kafası; otobüste bile asla ağrımayan sırtı ve para biriktirip aldığı ayakkabıları.  İyi bir ilk film.


Ayakları kokan huysuz bir delikanlı ile durmadan osuran; osurunca yakın çevresinin yaşam sevincini elinden alan bir amca... Yeşilçam, komedi....

Işıklar kapanıp da sadece çizgisel, renkli ışıklar kaldığında, kulaklıklarını takıp küçücük ekranlara bağlanan insan görünümlü robotlar. Bilimkurgu...


Yol boyunca 'nabıyin? , oyvvv nassın?' diye aylardır konuşmadığı herkesle, uzun uzadıya konuşan bir geveze... Kalitesiz skeç, tv show

Koltuğu yatırmak ve yatırmamak hususunda boş, boş ve uzunca didişen iki yolcu. Tartışma programı

Molada inmeyip o ıssız, o terk edilmiş, o oksijenin bile yolunu bilmediği, o kimsesiz ve karanlık otobüste uyumayı sürdüren yolcular ve gizlice içeri giren bir manyak... Korku filmi...


Ve ortada sürekli yürüyen bir penguen; muavin... Macera...
İşte sana bir sinema yuvası!
İyi yolculuklar...




Hiç yorum yok: