8 Mart 2013 Cuma

MEMELER

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yazısıdır.


Hayatta kaldım. Ben aslında kuştan, böcekten, timsahtan farksız bir hayvandım. 17000 yaşındayım: KADINIM.
Doğanın tüm koşullarına dayandım. Yer değiştirerek, yol bularak, yaprakları koklayarak çoğaldım.
Hayatta kaldım. Yaşattım ve yarattım. 17000 yıldan fazladır yollardayım. Ben kadının hasıyım.
Yaşamın sürekliliğini rahmimde ve ruhumda barındırdım.
Yeryüzü ile iyi anlaşabilmek için, vücudumda yeni bir gen kombinasyonu yaptım; 'yeryüzüne kardeş insan' ı doğurdum.
Mağaralarda, bulutların altında zavallı bir yaratıktım. Üşüme diye, daha kolay yaşa diye, ilk dikiş iğnesini icat ettim. Seni giydirdim. Şimdi böyle, daha da kuvvetlisin.
Yerleşik hayata geçebilmek için çareler aradım. İlk tohumu toprağa ben attım. Sabırla, sadece sabırla, tarımcılığı insanlığa kazandırdım. Seni besledim.
İlk salgın hastalığa ben yakalandım. Bir taşın içine gömülüp, benden sonrakilerin ömrünü uzatacak panzehir oldum.
İlk mirası ben bıraktım; modern hayatın, yasal şekillerine ilk çiziği ben attım.
Ben, insanlık tarihinde devrimler yaptım. Memelerimden gelen sütün kuvvetiyle ve narince...
İmparatorluklar kuruldu, savaşlar başladı, yılmadım. Kralların, imparatorlarların kulağına sırlar fısıldadım. Sokrat' ı, Konfiçyus' u doğurdum. Sidarta' nın kadını oldum.
Ben bu dünyanın tam ortasına, felfeseyi doğurdum. Mağrur ve duruyum. Karnımdaki kesede hayat taşıyan bir kanguruyum.
Yabancı memleketlere köle olarak satıldım. Sesimi çıkarmadan çalıştım.
Başka, başka kökenlerden erkeklerle çiftleşip, türümü melezledim; zenginleştirdim. Ben en zengin denizim.
Savaşan halkların barışını sağladım. Yeni topraklara silahlarla değil, gelinliğimle adım attım. Ben tertemiz bir yudum suyum.
Ben, yaşamı koruyup güzelleştirmeye programlıyım; bunu hiç unutmadım.
Hayatta kalmakla yetinmedim; bu hayatı yaşamak için sebepler yarattım, buldum, sebeplerin başında durdum. Yeryüzündeki meyvelerin en olgunuyum.
En büyük imparatorluğun sağduyusuydum. Toprağın içine saklanan, yasaklanan bilgelerin çocuğuyum. Ben her zaman, rüzgarda gizli ümidin sesini duydum.
Topraklarla beraber ele geçirildim, katledildim. Vazgeçmedim. Dìnimi inkar etmediğim için idam edildim.
Karanlığın her halinden korktum. Bebeğimle vedalaştım; rüyamda şeytanla savaştım; uyandım. Sessizce cellâda teslim oldum. Gururluyum. Bir dìnin ayakta kalma cesareti oldum. Toprağı birarada tutan ağaç köküyüm.
Bir halının içinde gizlenerek saraylara sızdım; medeniyetlere köprü oldum. Ben, dişi kuşum.
Bilimle, felesefeyle, sanatla, zanaâtle dopdoluyum. İstemediğim birine teslim olmaktansa, yılan zehiriyle kendimi öldürecek kadar gururluyum.
Ben peygamberler doğurdum.
Dünyaya zûlümler düştü. Taşlar bile üşüdü. Saçlarım yanarak uçuştu.
Cengizhan' ı doğurdum. Bireysel mücadeleyi, birlikte mücadeleye dönüştürmeyi öğrettim. Cengizhan, dünyaya refah mirası bıraktı; İpekyolu açıldı.
Marco Polo'yu, Fatih Sultan Mehmet'i, Leonardo da vinci'yi doğurdum.
Tüm dünyanın başından ne belâlar geçti; insanlığımızdan utanacağımız ne suçlar işlendi, değişmedim. Doğanın hazineleri için canlar verildi, değişmedim. Altın, gümüş, hindistan cevizi, laleler salladı yeri göğü; değişmedim: hep geliştim.
Galile' yi doğurdum. Çok'um ve çoğulum.
Ben 14. çocuğumu doğrurken ölünce, dünyanın en kuvvetli imparatorunun kolu, kanadı kırıldı. Benim için Taç Mahâl' i yaptırdı. Kocam yokluğumla güçten düşünce, özgürlük ve müzik toprağın en derin yerine gömüldü. Özgürlük için, eşitlik için mücadele ettim. Köle de oldum, kraliçe de...
Ben soyunun kurumasına engel olmaya çalışan aborjindim. İnsanlığı çiçek hastalığından koruyan ineğin ta kendisiyim.
Endüstri devrimi oldu; pamuk tarlalarında ölesiye çalıştım. Tolstoy'u, Lenin'i, Zimmerman' ı doğurdum. Hem bir nota, hem bir yol haritası oldum. Soluğum.
Halklar faşizmle kururken, bir ekmekle 6 yavrumu doyurdum.
Oy hakkım için mücadele ettim. Doğum kontrolü hakkım için çalışıp çabaladım. İlk doğum kontrol kliniğini açtım. Hapislerde yattım. Yılmadım. Başka kadınlarla işbirliği yaptım.Yasalarla, tabularla savaştım. Elbiselerimin içinde haplar kaçırdım, buluşumu dünyaya yaydım. Doğurganlığımı kontrol altına aldım. Üzerine bir de oy hakkımı kazandım.
Cinsel devrimi ben başlattım.
Savaşan askerlere yemek taşıdım; yaralarını, söküklerini diktim . Ben sadece vücutları değil; savaşların tüm hasarlarını tedavi eden bir hemşireydim. Kalçalarımı sallayarak köyüme dönüp, yeni doğan bebeleri emzirdim.
Sessiz ve dinginim.
Ghandi'yi, Martin Luter King' i doğurdum.
En acımasız depreme 'bana mısın' demeyen ben, haksızlığa katlanırken çok zorlandım. Özüm sapasağlam ve renkli. Şiddeti durdurmak için, özgürlük için seninle omuz omuzaydım.
Stalin' i doğurdum. Sokak aralarında tam kalbimden vuruldum.
Hiroşima'da ölen, saçları iki yandan örgülü bir kız çocuğuydum. Tam 300.000 kez yok oldum. Rüyalara
giren şeker kokulu tomurcuğum.
Sıcak ve soğuk savaşlarda senin sağ kolunum.
Beş çocuğumla ormanın içinden çıkıp, ne hale geldiğini bilmediğim dünyada 'modern' insanla karşılaştım. Herşeyin başlangıcının canlı hatırasıyım. Hayatta kaldım. Uyum sağladım.
Sanayileşen dünyada fabrikalarda çalıştım. Ben de senin gibi çalışkan bir karıncayım.
Cinsiyetimi dünyaya ilan ettim. İlk bikiniyi, ilk mini eteği yapıp giyerek sadece modanın değil; toplumsal yaşamın dengesini kurdum.
Çalıştım. Çok çalıştım. Emeğimin karşılığını alana kadar itilip, kakıldım. Seslere karıştım.
Kendi topraklarında ezilen halkımın isyancısıyım. Dışlanmaya baş kaldırdım. Belediye otobüsünde ayakta durmaya dayanamadım, koltukta kendi yerimi ve ırkımın yerini aldım. Rengimi tüm dünyaya bağırdım. Cezalandırıldım.
Cumartesi günleri meydanlara koşup, haber alamadığım evladımın izini bulmak için dövündüm. Ciğerim yanık.
Bir yemek yapıp, soframda tüm küsleri barıştırdım; sevgiye doyurdum. Neşeliyim.
Sen uyurken, bana bağırırken, sen giderken, arkandan dualar okudum. İster inan, ister inanma; ben, seni kötülüklerden koruyan büyünün suyuyum.
Tecavüze uğrayıp, üzerine bir de 'ölüm' le cezalandırıldım. Yanlış yerden bakıldığında, sadece basit bir kurbandım. Hiç yılmadım. Soyundum. Geleceğin ayak ucunda duran çıplak bir yolcuyum.
Töre cinayetlerine kurban gittim. Sevdiğim adamı koynuma almanın bedelini, ölerek ödedim. İsmim zamandan silindi. Bulut oldum, yine ağladım. Direndim. Ölüyken bile, direndim.
Sürekli şiddetin her türüne maruz kaldım: Hiç ama hiç anlayamadım: Saydamlaştım.
Pespembe bir nüfus cüzdanıyım.
Karanlık bir babanın kız çocuğuyum. Bir babanın hayatını ve ruhunu aydınlatan çiçekli bir evlât oldum. 'Kız çocuklar, babayı değiştirir, kalbini yumuşatır. Kızı olan bir adam, kolay kolay kimseyi incitemez.' dedirten pembe bir balonum.
Başarılı erkeğin arkasında değil; tam olarak yanında, aklında durdum.
Anladım. Eteklerim fırfırlı, aklım çok odalı.
Hayvanları katledip, kürklerini üzerine giymekten haz duyan, yoldan çıkmış hemcinsimi terbiye etmeye çalıştım.
İnsani koşullarla asla ilgisi olmayan elmas madenlerindeki emekçileri umursamayan; tırnak kadar bir taş parçası için hayatındaki adamı 82 ay borca sokan hemcinsime, herşeyin başladığı noktadaki 'kadın' ı hatırlattım. Ağladım.
Kadınsal gücünün sonsuz zekâsını, iblisçe meselelere sarf eden hemcinsimle uzlaştım; zorlandım.
Aşık oldum. Gökkuşağını saçlarıma doladım.
Okudum, yazdım, şarkı söyledim, dans ettim, oynadım, resim yaptım, dikiş diktim, pişirdim, arındırdım... vs... vs... Övünmedim. Öylece, doğam gereği, kendiliğimden böyleyim... Bir kahve fincanın kenarındaki öpücük iziyim.
Hayatta kaldım. Belki de herşeyin başındayım. 17000 yıldır aynı heyecandayım. Tuğla gibi bir kitabın sayfasında, kurabiye kırıntısıyım.
Sevgiye ve saygıya lâyığım.
Sütüm şifalı: Sütüm, hiçbir ayrıma müsade etmeden, her kökenden bebeğe, aynı ölçüde, aynı sevgiyle helâl... yanaklarım pembe, verdiğim emek beyaz. Bugün benim günüm. Bugün, varlığıyla, emeğiyle hayatı 'güzel bir şey' yapan her kadının günü. Günümüz kutlu olsun.
Bugün kimse bize çiçek almasın, bugün kimse bize parçalayıcı sistemin küçük simgeleri olan objelerle gelmesin. Bugün bize içten bir teşekkür yeter...



Kaynakça:
Hayatımdaki tüm kadınlar,
Büyük Dünya Tarihi Belgeseli (BBC),
Anılar, Düşler, Düşünceler (Jung)
Şiddet ( Cogito)



Hiç yorum yok: