6 Şubat 2012 Pazartesi

ARZU' LAR? , HAYAL OLDU?


Her sabah ‘Arzu! Arzu, Ar-zu?’ diye bağıran bir kadın var benim sokağımda. Aylardır, her gün, aynı saatlerde Arzu’yu çağırıyor; görünmeyen bir yerden. Sadece ses geliyor,  yalvarır gibi bir ses; cevabı hiç gelmeyen bir soru… Kadın yıllarca Arzu’yu çağıracak gibi geliyor bana.
Yıllar sonra bir gün Arzu çıkagelecek birden. Kadın boynuna atlayıp ağlayarak ilk kez başka bir kelime düşürecek dudaklarından: ‘Hoş geldin…’
Arzu şimdi nerede, ne yaşıyorsa incecik iplerle annesine bağlı kaldığı, o iplerin içinde yeni hayatını yaşamaya çabaladığı benim penceremden bile görünüyor. Sımsıkı tutmuş kızını kadın. Kollarının damarları çıkıyor iplere asılmaktan; sokağın her yerinde hissediliyor. Bir rivayete göre yukarı sokaktan da hissedenler varmış ipleri. Hatta görmüş bakkal bir gece dükkânı kapatırken. Yollar bembeyaz iplerle doluyormuş herkes uyuyunca. Gündüz de varlarmış ama öyle herkes göremezmiş. Ben o kadar da iyi bir insan değilim zahir, göremediğime göre.  Her bir ipte Arzu’ya başka bir şey yaşatmaktaymış kadın. Aklına türlü türlü şeyler gelir, ip olur, tutunurmuş ellerine; her ipin ucunda başka bir Arzu…
 Arzu şimdi bir yerlerde âşık olmakta belki, bir yerlerde büyümekte…
Yan sokağa kaçan bir topun peşinden gidip yıllarca ortadan kaybolacak olan küçük kız şimdi büyümekte…
"Bırakılmış bi' çocuksun sen." M.C.Anday
Arzu şimdi bıraktığı boşluk gibi büyüyen bir kederle kadın olmakta belki; küçük bir kadın. Ah!
Birilerini eksiltip, birilerini çoğaltarak yollarda koşturmakta.  
Kimi zaman birilerinin evinde duraklayıp dinlenmekte.  
Ayakkabılarını eline alıp taşlarla basa, basa yürümekte.
Uyuyabilmek için şarkılar söylemekte.
Yalan söylemekte.
Yalana inanmakta. Ah!
Para bulmakta.
İyi kalpli bir adam tarafından sevilmekte.
Kötü kalpli bir adam tarafından köşeye sıkıştırılmakta. Ah!
Pembe el örgüsü kazağıyla kenarda oturup, ayaklarını sallayarak saçlarıyla oynamakta belki…
Yolunu unuttuğu evinden her an uzaklaşıp özgürleşmekte.
Kaldırımda oturup boş,  boş gülümsemekte.
Başarı merdivenlerini hızla tırmanmakta.
Bebeği oldu belki.
Suyun içinde koşar gibi dans etmekte…
Yanlış anlaşılıp içine kapanmakta… Ah!
Karpuz yemekte;  eteğine damlata, damlata… Canım!
Gülüyor belki, hem o kadar içten gülüyor ki gözlerinden yaş geliyor.
Ya korkuyorsa!
Onca korkuda bile aklına gelmeyen ‘ev yolu’,  ayağının küçük parmağını taşa çarpınca ağlayarak koştuğu bilindik bir yol oluverecek belki.
Arzu sabaha kadar sokakta bekleyen annesi, seslenerek pencerenin önünde uyuyup kalınca gelip doğacak evin içine belki  ; ‘Anne?’…-Hoş geldin… 
Belki Arzu’yu kadından başka kimse görmeyecek ama sessizlik çökecek sokağa… Kadın susacak; bir daha hiç konuşmayacak.

2 yorum:

yasemin dedi ki...

çok güzellll

Özlem Ünaldı dedi ki...

Fotoğraf: Özlem Ünaldı