Her şeyin yolunda göründüğü günlerden biri... Herkes ayakta, giyinik ve aceleci. Sıradan bir gün gibi sıkıcı ve kavgacı ve iyimser ...
Hepimiz kendimizi kaptırıp gidiyoruz . Kimisi işe, kimisi evine, kimisi sevişmeye, kimisi tedavi olmaya, kimisi sınava, kimisi kaçan topun peşinde... Kimisi gülerek, kimisi durarak, kimisi sorarak, kimisi koşarak vs... gidiyor. Ama ne olursa olsun gidiyorlar, gidiyoruz. Trafik her her zamanki gibi karışık. Peki bu günü diğer günlerden ayıran ne? Ne biliyor musun? Bu, herkesin aptalca geçirdiği son gün. Kimse bilmiyor, bilseler doya, doya şuursuzluk jübilesi yaparlardı aptallar... Bıçak kemiğe dayandı. Yok öyle artık insanlıktan çıkmak. Bilge bir çocuk durumu fark ederek olaya el koydu. Önce teşhis: 'Kafa gitmiş; kimse kökünü tanımıyor , kökenle insan arasında korkunç bir kopukluk var. Her yerden görünen, nereye baksan gözüne ilişen tehlikeli bir uçurum bu boşluk. ' Sonra tedavi: 'Bu gece herkesi uykusunda sarsacağım. Herkes bu geceki uykusunda hafızasını tazeleyecek... Sürekli ağaçlardan düşecekler, derelerden yüzerek geçecekler, bir şahinle uçup, bir ayıdan kaçacaklar... Çıplak kalacaklar, peşlerinden yabancılar koşacak, çocukluklarını kucaklarına alacaklar, ölmüş ünlülerle sofraya oturacaklar, merdivenlerden akacaklar, konuşmayı unutup koklaşmayı hatırlayacaklar, halılara kalemler sağlayacaklar, köprülerde çiçek açacaklar... Bir geyiğin gölgesinde uyuyacaklar, hafıza gezegenindeki bulutlarla, ıslak ağaç kokularıyla ve inziva tadıya uyuyacaklar... Uçurumdan atlayarak uyanacaklar... Bak bakalım bir daha aptallık ediyorlar mı?' ....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder