13 Mart 2013 Çarşamba

AFFET BENİ HÜSEYİN

CEVDET BEY-Hüseyin...Küstün mü bana?
HÜSEYİN-...
CEVDET BEY- Hüseyin... Çok özür dilerim... Çocuğum ben çok kötü bir gün geçirdim, seni hırpaladığım için özür dilerim...
HÜSEYİN-...
CEVDET BEY- N'olur affet Cevdet amcanı... Ben huysuzun, eşeğin önde gideniyim. Büyüyünce çocuklarına iğrenç bir gibi anlat beni...Gıcık mı gıcık bir komşumuz vardı de. Böyle kamburdu de; burnunda, ellerinde yeşil kıllar vardı de; bir de kimsenin görmediği gizli uzun bir kuyruğu vardı de... Komik değil mi? Oh be! Gül şöyle... Canım benim. Sabah sen apartman kapısını öyle yumruklayınca... ben... korkudan... paniğe kapıldım işte. Yoksa bir avuç, 5 yaşında çocuğu hırpalar mıyım hiç? Özür dilerim...
HÜSEYİN-...
CEVDET BEY- Ağlıyor musun sen? Hüseyin... Hırpalayınca umursamadan yoluna giden, özür dileyince ağlayan Hüseyin... Anan, 'özür dileme, öyle şeylere alışık değil, aklını şaşırtma veledin' dediydi... Bak sen şu işe... Mağrur Hüseyin. Ağlatıcan beni de...
Sana şimdi, burada yemin ederim; senden her gün özür dileyip şımartmayanın eli kapıya sıkışsın Hüseyin;
seni yerli yersiz güldürüp sevindirmeyen köpükler içindeyken su kesilsin Hüseyin;
seni hediyelerle şaşırtmayanın rüyasına güzel kız girmesin Hüseyin;
ulan seni var ya, sinemaya-tiyatroya-parklara götürmeyen canının istediğini parası olduğu hâlde doktor yasak etti diye yiyemesin Hüseyin;
seni gözümün nūru yapmazsam ben de Cevdey Bey değilim! İbnenin önde gideniyim. Ah! Pardon! Hüseyin? Canım benim. Sözüm söz... Aha bu bıyığım üzerine and içerim...
HÜSEYİN-İyi.

Hiç yorum yok: