Gecenin bir yarısı paldır küldür tam karşıdaki eve taşındılar. 'Kendilerini bu eve attılar' demek daha doğru olur. Sesleri duyan herkes pencerelere üşüştü, telâşı ve kalabalığı gören, sessizce yatağına döndü... Kalabalık. Apartmanların ortasında unutulmuş küçücük bir gecekondu ve içeri girip çıkan 8 kişi. Görende merak ve tedirginlik uyandıran 8 kişilik bir paragraf. Ev, bir çiçeğin tomucuklanıp açışını aylarca çekip 1 dakikada gösteren bir belgesel gibi günden güne hayat dolacak, kimsenin haberi yok henüz...
Eve ilk girenin adı Mehmet olmalı; burdan bakıldığında tam bir Mehmet; Memed hatta... Dürüstçe çalışarak bu yaşına kadar gelmiş; 45 dolaylarında. Öfkeli ve mert. Beni böyle pencereden röntgencilik yaparken yakalasa, sert ve kemikli yüzüyle yaklaşıp, öldürücü bir cümleyle beni kınardı; ben de 2-3 gün susup sindirmeye çalışırdım sanırım. Neyse, şimdilik güvendeyim...
Eve ikinci giren, bütün küçük kolileri taşımayı iş edinmiş bir oğlan çocuğu. Memed' in oğlu olmalı; Nihat. Nihat! Büyümüş de küçülmüş, dersler iyi, gözü hep kadınların bacaklarında. 8 yaşlarında bir tilki. Ay! Ailedeki kadınlara 'lak! lak!' lâf yetiştirir bu kesin.
3 Numara... Merakımı cezbetme başkanı, kraliçe, sır küpü genç kadın. Yabancı olduğu belli; rus, azerì filan olabilir. 20 yaşında var, yok. Bence adı Nadya olsun. Hem ecnebî, hem peçeli, hem de böyle erkek egemen bi toplulukta el üstünde tutuluyor. Kimsin sen Nadya? Neden burdasın? Peçenin içine ne giydin? Ve... herkes sana neden prenses gibi davranıyor. Meraktan çatlamak...
Dört. En ağır yükleri taşıyan er kişi. Kadir... Kesin Kadir bu... 30 küsûr, Kadiyur... Her hâliyle maço, her hareket testosteron ama gel gelelim pembe yanaklı bir mülâyim surat. Meselâ 'ilk pilot' , 'kalp kapakçığı ameliyatında eline su dökülmeyen genç cerrah' falan gibi tipi. Kuvvetli, yerel ve geleceği parlak. Bundan sonra sokakta Kadir'e denk gelirsem, eteklerim 'yanlışlıkla' uçuşacak.
Eve giren beşinci kişi tam bir afet. Dünyadaki her bebeğin süt annesi, yaptığı yemekler unutulmaz lezzetli, 40'lı yaşların başında ve hem etine dolgun, hem çok neşeli. Bu kesin Memed'in karısı, Kadir'in ablası, Letafet' in ta kendisi.
Röntgen kurbânı 6... Ben böyle güzel kız görmedim. Çıtırık, incecik, kapkara. Gözler bal rengi, bal akıyor saçlarından. 11 yaşında gibi. O gözlerdeki hüzünlü bakış, sanki önceki hayatlarından kalmış. Güzel kuzu. Şimdiden ağırına gitmiş herşey. Belli ki kavgacı. Hakkını yedirmez bu fıstık kimseye. Ben 'yanlışlıkla' bir gün denk gelip sohbet ederim bu kıymetli çocukla. Adı... Adını ailesi büyük ihtimalle 'Çilem' filân koymuştur ama ben ona 'Çiçek' diyeceğim. Çiçek... Canım... Seninle çok konuşacağız...
Yedi. Of! Ne huysuz tipli dede! Gıcık! Bilge tipli, hacı ve gülsuyu kokulu dırdırcı seni! Anneciğim. Kısacık bakışlarla bile yargılayabiliyor. Kibirli emmi. Osman Dede seni! Allah korusun beni görsen yüzüme tükürürsün Osman Dede. Kılığıma kıyafetime, boka bakar gibi bakarsın, sevimsiz. Ben de çıt diye bir sigara yakarım hemen, berbat bir gün geçiririz ikimiz de... Memed' in babası bu. Mutsuz. Kimbilir evin geri kalan ahâlisine nasıl kin besliyorsun Osman! Osman... Osmançığııım... Osman Dede... Şimdi burdan seslenip, sağa sola bakışını seyredeyim mi senin? Gıcık edeyim mi seni dede? Yok, yapmayacağım.
Sekiz. Ah tatlım! Letafetin akranı aslında ama sanırım aynı zamanda üvey kaynanası. Vücut 40'lı yaşlarda, kıyafetlerin bi' gözü toprağa bakıyor. Tanrım, bu kadın Osman Dede'nin bilmem kaçıncı eşi Ayşe... Beceriksiz diye evde kalmış, sonunda Osman Dede tarafından kapılmış. Sessiz, sakar, silik ve kederli. Nefes alıp verişinde bile kendine acıyan bir hâli var. Evlerden ırak, gariban kibiri. Canım Ayşe, senin öcünü Osman Dede' den almam mı ben? Osman Dede' nin başına 'yanlışlıkla' fıstıklar mı düşürmem, camìye giden yola açık saçık afişler mi döşemem...
Vay be... Tam 8 kişi küçücük bir gecekonduya taşındı dürbünümün önünde. Her biri ayrı bir tat. Bir arada ne işiniz var sizin ey insanlar? Dürbünüm üzerinizde... Hoşgeldiniz gözlerime...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder