24 Ocak 2013 Perşembe

ÇAY İÇEN?



Sen şimdi bu adamın, ağzına geleni söylediğine ne bakıyorsun tatlım. Çok iyi tanırım ben bunu...
Erdinç 9 yaşına kadar konuşmadı biliyor musun? Doktor, doktor gezdi teyzem 'Oğlum sağır mı, dilsiz mi?!' diye yanıp, yakınarak. Hiçbir hastalığı çıkmadı. Ben de 'canı istemiyor işte' deyip durdum. Erdinç sadece kuzenim değil, kardeşim gibidir; canımdır benim. Sen üzülme; bazan ağzından çıkanı kulağı duymaz
O'nun: Çocukluğundan kalma bir 'susup-konuşma' özgürlüğü bu, çözdüm ben. Bak canım; bu manyak, 9 yıl gıkını çıkarmadı, çıkarmadı; sonra birden konuşuverdi. Annem, teyzelerim, komşular falan bizde toplanmıştı; gün muhabbeti. Çay servisi yapılırken, Erdinç' e 'çay içer misin kuzum?' dedi annem. Teyzem de her zaman olduğu gibi 'Yok, çay sevmez O, istemez.' dedi. Erdinç birden 'Severim! Çay ! Çay!' deyiverdi. Teyzem ağladı. Annem elleri titreyerek çay verdi Erdinç'e. Ben koşup sarıldım sesini ilk kez duyduğum kuzenime. Komşular alkışladı. Saat 14:47 idi. Bakkalın çırağı kapıyı çaldı. Komşu kızı açık kapıdan çıktı. Sokaktan sebzeci geçti. Bir adam patates çuvalı yüklendi. Arabasını yıkayan bir amcanın ayağı kaydı. Bir öğretmenin radyosunun pili bitti. Erdinç ilk lafını etmişti.
İnsan yıllarca susup, ilk sesiyle çay mı ister Allah aşkına! Ben Erdinç' in sus, pus halini iyice mistik bir hale getirmiştim kafamda. Konuşması için ısrar etmeyen, sessizliğinin olur-olmaz tüm anlamlarına inanan bir ben vardım. Aklımdan neler geçirirdim, neler... Mesela; şimdi Erdinç her uykusunda, dünyanın sırlarına eriyor, birgün konuşup hepsini insanlığa açıklayacak sanıyordum. Çok büyük bir olayın şahidi oldu da, konuşmaya korkuyor sanıyordum. Sesini, renkli ve akışkan boyalar gibi yerlere akıtıp,
yıllar sonra ortaya çıkacak bir resim yaptı ve sesini tüketti sanıyordum. İnsanlarla değil, yapraklarla konuşuyor sanıyordum. Konuşuyor ama biz duymuyoruz sanıyordum. Kelimelerini çok önemli bir an için biriktirmeyi seçtiğini sanıyordum. Önceki hayatlarında konuşmaktan bıktığını sanıyordum. 'Hiçbir şey söylemeden de anlaşılabiliyor muyum?' diye bilimsel bir deney yaptığını sanıyordum... Neler, neler...
Aman, işte biz kadınlar didikler de didikleriz. Oysa hiçbir anlamı olmaksızın yaşanamaz mı birşey? Bal gibi de yaşanıyor işte. Adam 9 yıl
hiç konuşmamış, sonra birden 'Çay' demiş. Ohooo..o! Ben 9 yıl susacağım da.... Şekerim, ben sustuğum her saniye; 'ilk sözüm ne olsa' diye düşünürdüm. İlk söz ya; tarihe filan geçmeli... Gereksiz yoruyoruz kalbi, kafayı. Sen de boş ver. Üzerinde durma lafların. Bi' çay daha?




Hiç yorum yok: