Şehirler arası yollara kaçan bulutlar...
Siz oralarda kafa dinlerken,
bizim gökyüzümüzde oluşan deliklerden sıkıntı sızıyor evlere, dönün...
Onlarca yıl doğada dönüşmeyen pet şişe; labatatuvarda üretilmiş ve vahşice güçleri yüzünden kafeslere kapatılmış hayvan gibisin; sana da yazık.
Kendi yarattığından korkan, kendi üretimi bir objeye yenilen insan... Sen tehlikeli bir canlı dahi değilsin.
Ancak bir karıncanın hayatta kalmayı başaracağı bir yerde işin ne senin? Git. Yol al.
Yolda kaldığın an duran hayatını izle;
sana gelen hislerin, sıcacık havada sana ulaşamadan kayboluşunu;
akıllardan kuruyan bir yaprak gibi ufalanarak silinişini izle;
seninle birlikte yolda kalan haberlerini,
nasıl beklenilmediğini izle;
şimdi ruhun, durmakta olduğun yere sığmayıp, düşmanca bir özgürlük ve bolluk özlemiyle seni boğmakta izle;
küçücük bir durma anında kendini nasıl yalnız hissettiğini gör ve aklını başına devşir.
Sen durunca durduğunu sandığın hayat belki de tam düzeninde işlemekte; gör.
Bu kadar incecik bir zaman kaybına bağlıysa oluşun, sevilişin, beklenişin, beklediklerin; daha erken başlayan bir yokluğu görememişsin. Silkelen.
Yol açıldığında sabırsızlığın için utanmayı hatırlayacak kadar incecik misin? Bekle ve izle.Yüzleş.İçten ol.
Küçük bir karınca; kendinden 53 kat büyük bir kelebeğin ölüsünü taşıyacak,
sessizliği bir adım sesi yutacak,
aniden kendin olduğun yere yaklaşmaya başlayacaksın,
gizli bir serinlik gelecek,
ağlama isteğin henüz geçmediğinden sevincini gözyaşlarıyla yaşayacaksın;
kapı çalacak,
biriken bütün duyguların ve yeni gelen güzellikler birbirine karışıp akacak; tüm yollarını yıkayacak;
herşey yeniden güzel olacak;
en azından sen öyle sanacaksın;
san.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder