9 Nisan 2012 Pazartesi

SEVİYORUM ONU

Fotoğraf: Cem Baza

Ben emlakçı dahi değilim efendim. Bir gün bizim Hamit ' in  dükkanına uğradım; çay içmek için; rica etti, 'telaşem var, evi gösteriver hanıma?' Ben de 'olur' , dedim.  İşte dostum, bu 'olur'la hiç tanımadığım bir kadını; ev, ev; oda, oda görmeye başladım... İlk evde telefondan gelen bir sesle canı acıdı, gördüm. İkinci evde çocukluğuna kaçtı, gördüm...
Sanki ev değil de; kendini, olduğu haliyle, geri kalan herşeyi kazıyıp kendi gerçeğiyle bırakabileceği kozasını arıyordu...

Konduğumuz her evde daha iyi anladım onu; daha çok sevdim... Evet, o kadını seviyorum: Belki şimdi daha çok. Birlikte gittiğimiz her yeni evde, kendimi de çizdim yeni resmine...
Bakın ne anlatacağım size; bu kadın evlerden birinde, cam kırıklarıyla yapılmış bir masa gördü; banyoda duruyor böyle, renkli. Sen git, cam kırığı gibi kesici bir zararlıyla, şekerin ortak noktasını bul arkadaş ya! İnsan bu kadar mı tatlı olur! Hm. Neyse... Ne diyordum? Evler...
Bahar başlıyor, erguvanlar uyandı. Her yer erguvan, gösterdiğim evin yanında yamacında bir dal bile yok. Ne çorak yermiş arkadaş, kadın haklı  beriki evi tutmamakta...
Evlerden en uzağında; son evde ... çıkardı ayakkabılarını; şıp, şıp yalın ayak gezdi, çocuk gibi... Yanlışlıkla girdiği hayatımdan, yalın ayak gitti... Çocuk işte; seviyorum onu. Sorduğuna pişman oldun değil mi? N'apayım? Eşimde, dostumda eskittim bu hikayeyi. Ancak durakta, meyhanede, denk gelirse kahvede;yabancılara anlatabiliyorum artık. Yaşamaya doyamadığım gibi anlatmaya da doyamıyorum. İçimde kalan birşeyler var... Bilmem. Belki bu kadar yaşanıp, ömür boyu özlenmesi gereken bir aşktık... Birbirimizin karşısına bir nedenle çıktık. Neyse ne... İyi ki karşılaştık...









Hiç yorum yok: