Hem biricikti, hem değildi. İçine sığmaya
çalıştığı beden çatlayarak yok oluyordu uykudeyken. Uzayda can bulan ilk
insanın dahi hafızasını taşıdığından, omuzlarında adını koyamadığı bir ağrıyla
uyandığı oluyor, neler olduğuna kendi bile anlam veremiyodu. Oysa sabaha kadar
hiç çıkmadığı bir ağacın tepesinden düşmüş, hiç tanımadığı insanlar tarafından
kovalanmış, hiç görmediği bir ormanda mutluluktan ağlamış, çok tanıdık bir yabancıya özlemle kavuşmuş, hiç tanımadığı biri
öldü diye acıya boğulmuştu…
Bir yolculukta sirayet eden 'daha önce buradan geçmiştim' duygusu...
Çocukluktan bu yana tanır gibi iyi bildiğin biriyle, yaşlandığında tanışmalar... Neler neler... Aslında çok şey yaşadık ve unuttuk... Ne zamanlarda, neler yaşadık neler, hatırlasak inanmayız...
Bir yolculukta sirayet eden 'daha önce buradan geçmiştim' duygusu...
Çocukluktan bu yana tanır gibi iyi bildiğin biriyle, yaşlandığında tanışmalar... Neler neler... Aslında çok şey yaşadık ve unuttuk... Ne zamanlarda, neler yaşadık neler, hatırlasak inanmayız...
Evet biricikti kişi; fakat tüm zamanların, tüm denizlerin,
tüm toprakların insanının ortak bir
kalbi vardı; rüyalarda, hatta bazan uyanıkken bile birbirlerine uğrar, yaşadıklarını birbirlerine anımsatırlardı.
Devasa bir “insan” ın gözle
görülemeyen minicik hücrelerinden biri olduğunu kısacık bir an için
hatırlayıverirdi insancık; yoksa bu ortak acı, ortak hafıza nereden çıksındı ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder