12 Nisan 2012 Perşembe

SORU: BEN BU YAŞTAYSAM, HAFIZAM KAÇ YAŞINDA?


Biricikti kişi… 



Hem biricikti, hem değildi. İçine sığmaya çalıştığı beden çatlayarak yok oluyordu uykudeyken. Uzayda can bulan ilk insanın dahi hafızasını taşıdığından, omuzlarında adını koyamadığı bir ağrıyla uyandığı oluyor, neler olduğuna kendi bile anlam veremiyodu. Oysa sabaha kadar hiç çıkmadığı bir ağacın tepesinden düşmüş, hiç tanımadığı insanlar tarafından kovalanmış, hiç görmediği bir ormanda mutluluktan ağlamış, çok tanıdık bir yabancıya özlemle kavuşmuş, hiç tanımadığı biri öldü diye acıya boğulmuştu…



Bir yolculukta sirayet eden 'daha önce buradan geçmiştim' duygusu...
Çocukluktan bu yana tanır gibi iyi bildiğin biriyle, yaşlandığında tanışmalar... Neler neler... Aslında çok şey yaşadık ve unuttuk... Ne zamanlarda, neler yaşadık neler, hatırlasak inanmayız...



Evet biricikti kişi; fakat tüm zamanların, tüm denizlerin, tüm  toprakların insanının ortak bir kalbi vardı; rüyalarda, hatta bazan uyanıkken bile birbirlerine uğrar, yaşadıklarını birbirlerine anımsatırlardı. 
Devasa bir “insan” ın gözle görülemeyen minicik hücrelerinden biri olduğunu kısacık bir an için hatırlayıverirdi insancık; yoksa bu ortak acı, ortak hafıza nereden çıksındı ki? 

Hiç yorum yok: