17 Nisan 2013 Çarşamba

UCUBELER DE KAHRAMAN OLUR

Merhaba; ben Nadir. Bu günlerde yıllar önce geride bıraktığım 'huzursuz ruhum' bana döndü... İnancımı sorgulamaya başladığım gecelerden birinin sabahıydı... Yorgun ve kirli bir sabah... Huzursuz ruhum' un geri dönebilecek cesareti nereden bulduğunu düşünmeye başladım; nerede açık bir kapı bıraktım? Aklımın kaygılı kapısı aralık kalmış olsa gerek; üşüştü adını bile hatırlamadığım korkular... Ama çok ilginç birşey oldu. Tam penceremin önünden gelen akerdeon sesiyle bir kez daha uyandım; hayata ve huzura uyandım. Müziğin sesini duyunca hemen üstümü açtım; üstümde ne var ne yoksa çıkardım; müzik yağsın üstüme diye; aramızda hiçbir engel kalmasın diye... Utançlarımdan yıkandım. Telefonum çaldı, bilmediğim bir numara. Normalde asla açmam ama dışarıdan gelen her şeye açık bir aptaldım. İyi ki açmışım. Telefondaki kuvvetli ve babacan ses, numaramı ortak bir 'dostumuzdan' aldığını ve karısının kalbindeki ritm bozukluğu için benden yardım istediğini söyledi. Ben, nefes uzmanıyım. Hindistan' da nefesle hayatı ve bedeni yoluna koyan bir eğitim aldım ve burada da nefes ile tedavi çalışmaları yapıyorum. Adama öğleden sonra ofisime gelebileceğini söyledim, tek başına. Çünkü önce bu adamı görmek
ve karısının hayatına bu kapıdan girmek istedim. Bir kadının kalbinde ritm bozukluğu varsa, mutlaka hayatındaki adamın da o yeni ritmde parmağı vardır: O kalpte kadının canını acıtan birkaç şarkı çalmıştır parmaklarıyla... Adamı çok merak ettim, sesi öyle güven verici ki, yakınındaki herkes tanrısal bir koruma altında hisseder kendini. Nasıl oluyor da karısı ritmi kaçırıyor? Ofise giderken adamı düşündüm:
Sapasağlam ana aksıyla, değerli bir daktilo gibi. Ağır, ağırbaşlı ve kuvvetli. 1950' lerin arabaları gibi, insanı alıyor başka bir zaman dilimine götürüyor. Koku hafızası gibi, eşya hafızası: Yakın tarihlerdeki atalarımızdan kalma anıları anımsıyoruz. Duygularımızın hafızası bizden çok, hem de çok yaşlı. ve aslında yorgunlar... İşte bu adamda hafızayı kaşıyan eski bir ses var! Buldum! Bu adam sesiyle ve varlığıyla güven verirken, sesinin hafızada ulaştığı yerler tehlikeli anılar! Buldum. Ofiste heyecanla adamı beklerken 14 tane sigara içtim; yıllar önce bıraktığım sigara ile 14 kez seviştim. Kapı çaldı. Delikten baktığımda asla beklediğim adam olmadığına emin olduğum sıska bir surat gördüm. Ama inanılmaz birşey oldu; adam 'Nadir Bey?' diye seslendi ve bu O' nun sesiydi. Tanrım! O mükemmel ses bu ucubeden mi çıkıyor? Karısının derdini çözdüm o anda. Konuşurken ve gülerken yüzündeki bütün kemikleri belli eden bu adam! Bu adamı dinlerken gözlerinizi ondan alamazsınız, çünkü peş peşe değişen kemik parçaları, kafatasının şeklini tamamlayarak , cümlesinin sonunda bütün şekli gözünüzde canlandırabilecek sayıda görüntüyle doldurmuş oluyor aklınızı... Defterin kenarına çizip, sonra pırrr diye sayfaları çevirince yürüyen çizgi adam gibi; akıcı hareketler yaparak bir 'şekil' oluşturuyor. Çirkin manyak! Adam konuştukça yüzü değil, kafatası görünüyor. Ama ses?... Ses şahane...
Sesi ve görüntüsü birbirine karışmış kanallar gibi;
radyoda hışırtıyla karışık şarkı dinlemek gibi;
telefon tam çekmiyor gibi;
yanlış biri Bruce Willis' i seslendirmiş gibi;
çok ciddi bir ortamda kulaklıkla erotik çağrışımlı sesler dinler gibi;
işte! Ne bileyim! Allak bullak edici. İnsanın gözünü ve kulağını birbirine düşürür bu adam; 'sen yanılıyorsun!' , 'hayır efendim, sen yanılıyorsun!' diye...

Adamı içeri almadım. Kalbimde bir, iki ritmin kaçtığını hissettim. Henüz kapının önündeyken telefon edip bir tavsiyede bulundum. 'Eşinizin sizi göremeyeceği kadar uzaklaşıp, kendisiyle telefonda konuşun, her şeyi... Ve sonra sizi hiç göremeyeceği bir yaşam kurun...'
Of! Adamın elektrikli etkisi, kendi gerilimimi unutturdu bana. Hızır gibi yetişti; aylarca sürebilecek bir depresyona ilk adımı atmıştım: Teşekkür ederim Ucube Hızır ...



Hiç yorum yok: