3 Nisan 2013 Çarşamba

MELEK NADYA ( 'YANLIŞKLIKLA' )



Nadya, 'meraksaçar' genç kadın. Sürekli pencerenin önünde. Anladığım kadarıyla, özellikle onun için tahsis edilmiş küçük, ahşap bir masanın başında her gece. Mum ışığında mektup yazıyor. Masa bilmem kaçıncı kez elden geçirilmiş. Şimdiki rengi yeşil; alttan biraz sarı ve kırmızı da göz kırpıyor, çatlaklardan. Aman canım, masaya taktım kafayı. Asıl soru; bu kadın, bu genç ve güzel Nadya, ne yazıyor, kime yazıyor? Delireceğim. Mum ışığında da, o mavi ahşap pencerenin içinde, mükemmel bir tablo gibi görünüyor. Sanat eseri gibi bir an. Mükemmel resim. Ne güzel ya?! Bir de fotograf çeksem yakalanır mıyım? Neyse... Nadya melek gibi görünüyor. İnsanlığa sağduyuyu hatırlatmak için, haksızlığa dayanamayıp dirilen mitolojik bir Tanrı tarafından gönderilmiş. Bence yani, benim hikâyemde... Geceleri mektuplar yazıp rastgele adreslere postalıyor. Yaşasın! Yakında bir de devamlı postacı karakter girecek dürbünüme. Şimdi ne yazıyor peki? Kalemi eline aldı, yukarı bakıyor. Neyse ki beni görmesi imkânsız. Filmlerdeki gibi bir gözetleme sistemi kurdum kendime. Saplantılı bir manyak mı oluyorum? Yakında obezite, alkolizm ve sakallanma başlayacak. Ay! Allah korusun, olmaz öyle birşey bana. Eğleniyorum işte. Şttt! Yazmaya başlıyor! Yazıyor:

'Annemin çocukken tırnaklarımı nasıl kestiğini düşüp sevince boğuluyorum. Annem, beyaz bir havlunun üzerine, az önce sıcak suyla yıkanmış ellerimi bırakıyor. Üzerimde uykutulumu gibi bir havlu; az önce çamaşır gibi yıkanmışım. 12 yaşındaki vücudum resmen kundaklanmış. Buğulu ve masalsı bi' ritüel başlıyor. Mekân var, öykü var, oyuncular var. Mistik ve ağaçlar altında bir tören. Birer, birer tırnaklarımı kesiyor. Canım azıcık acısa, hemen kaçmaya çalışıyorum. Sonra annemin ellerinin içinde kayboluyorum. Yumuşacık, beyaz ve düş kokan ellerini yidiğiminin! Çok şımarıkça ve melekli bir an işte. Ben hatırlıyorum. Sana da annenin ellerini hatırlatayım dedim. '
İmza : Melek Nadya
Bence... Bence tabii... Bence böyle birşey yazmıştır...
Güzel... Bu evde ne işin olduğunu ve yolunun evdeki diğer insanlarla nasıl kesiştiğini de bulacağım Nadya... Sakın bi' yere kıpırdama...


Hiç yorum yok: