Yazılarda geçen olay, durum ve kişiler tamamen hayal(hakikat) ürünüdür. Cangama gözümde, aklımda, gönlümde canlanan 'şey'leri yazdığım bir köşe-i geyiktir...
10 Nisan 2013 Çarşamba
MEMED ('YANLIŞKLIKLA')
Ev günden güne güzelleşiyor. Devasa bir el, küçüklü büyüklü fırça darbeleriyle, kıymeti asırlar sonra anlaşılacak bir tablô çiziyor sanki... Taşındıkları gece bütün pencere çerçevelerini maviye boyadılar. Bu mavi çizgilerin önüne her gün yenileri eklenen çiçekleri dizdizler: Teneke yağ kutusundan, yoğurt kabından, kırmızı bir banyo tasından ve yeşile boyanmış bir çorba kasesinden saksılar, çiçeklerle doldu. Bakayım? Sanırım bir tanesine biber ekmişler; anne! Acı olanlardan; tek ısırkta kulak çınlatan zehir acı; cin biber, imdat!...
Herkes birbirinden farklı ama kendi içinde istikrarlı saatlerde giriş-çıkış yapıyor. Mutlu bir resmin içinde kıpırdayan küçük insancıklar... Sayenizde röntgenci oldum ve hâtta dedikoducu...
Memed! Öyle ciddi bir adam ki! Toprak insanı, emekçi, dürüst. 45'lik bir delikanlı. Bahçedeki bütün yabancı otları temizliyor, ailesini kötülüklerden koruyor ve ayakkabıları hep parlak.
Sabah 06:00' da evden çıkıp akşam tam 20:39' da evde oluyor. Ne iş yapıyor? Memur olabilir mi? Belki... Sık sık taşındıklarına göre dürüstlüğü nedeniyle sürekli sürülüyor. Evet, Istanbul bir memur için sürgün bölgesi... Neden adres değiştirdiklerini buldum; neden bir arada hareket ettiklerini de bulacağım. Sabır!
Memed bahçedeki çileklere gözü gibi bakıyor. Pazar günleri kızıyla birlikte çilek topluyorlar. Küçük kız bazan uykusu açılmadan kolunda sepetle çıkıveriyor: Büyüyünce çok özleyeceksin bu çikek seramonisini bebeğim, çok.
Karısıyla Memed arasında dürbünle bile okunabilen bir bağ var. İkisi de cambaz gibi hep o bağın üzerinde yürüyerek birbirlerine yaklaşıp uzaklaşıyor: Denge mükemmel ve tutkulu. Öyle kuvvetli ve öyle ince bir bağ ki; en tehlikeli yerlerden bile güvenle geçiyorlar. Ne güzel! Aralarındaki ipliksi bağda renkli ve beyaz çamaşırlar asılı;
sarmaşıklar ve şarkılar sarkıyor aralarındaki ipliksi bağdan;
kim bilir ne vakit ve kim bilir kaç kez koptuğu yerden düğümlenmiş ipliksi bağda, filmlerin ve trenlerin kokusu uçuşuyor;
rakamlar ve fotograflar tutunuyor aralarındaki ipliksi bağa;
tek tekerli bisikletler ve yıllar geçiyor üstünden, aralarındaki ipliksi bağın;
bulutlardan görünmeyen yerleri kopmuş gibi görünse de sapasağlam aralarındaki ipliksi ve yeşil bağ...
Nihat ve Çiçek adında iki güzel çocukları var. Memed kızı için gizli bir birikim yapıyor; oğlan nasıl olsa başının çaresine bakar. Ah! Babalar ve kızları. Kızı da en sevdiği rahmetli halası Çiçek' in kopyası. Ondan ismi Çiçek! Nadya' nın yazdığı mektuplar vardı ya, onları Memed postalıyor; her sabah ceketinin sol cebinde bir zarfla çıkıyor evden. Tam bahçeden çıkarken ne yapıyor biliyor musunuz? Sol adımını iki kez atıp çekiyor; sağ elini şıklatıyor ve sonra sağ ayağıyla ilk adımı alarak yola çıkıyor. Tuhaf bir takıntı. Ha! Sağ adımdan hemen önce, yerde duran fesleğeni eliyle kurcalayıp elini kokluyor bir de. Bence... Bence Memed bu kokuyu 6 yaşından beri burnunun ucunda tutmaya özen gösteriyor. Çünkü bu kokuyu duyduğu her yer Memed' e anne sevgisi ve güveni veriyor: Öfkeli babasından ve deli halasından kaçıp saklandığı kucak, annesi...
Memed... Bu gece yanlışlıkla, durağa giden yolu fesleğenlerle kaplayacağım: sokakta da o sevgiyi duy diye... Çok düşünceliyim bence...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder