15 Nisan 2013 Pazartesi

OSMAN DEDE ('YANLIŞLIKLA')



Gece, sabahın kucağında uyanırken;
gün daha bebekken;
erkenden çıkıyor evden. O çıktıktan kısa bir müddet sonra sabah ezanı okunuyor. Bence sadece namaza gitmiyor Osman Dede. Bence O, vaazlarıyla ve mükemmel sabah ezanıyla ünlü bir imam. Öyle güzel ezan okuyor ki...
Sulu bir maviliğin içinden geliyor sesi...
Osman Dede yaşadığı herşeyi üzerinde taşıyan kocaman gövdesiyle, bulunduğu ortamı yeşil bir baskıya boğan bir adam...
Genç karısı Ayşe; bilmem kaçıncı eşinden olma, ortanca oğullarından biri olan Memed; torunları Nihat ve Çiçek; gelini Letâfet; gelinin erkek kardeşi Kadir ve el kızı Nadya ile yaşıyor. ... Hem onlarla, hem de onların asla eremeyeceği bir sırla yaşıyor gibi kibirli... İnanıyor.
Osman Dede, paçalarından öfke akan bir yargıç gibi yürüyor. O' na göre hepimiz bokuz. Bence...
Bence Osman Dede, askılı elbisemle beni sokakta görse önce memelerime bakar, sonra küfür eder, sonra geri dönüp eteğime tükürür... Bence yani... (Başıma gelmedi değil...)
Oysa O, sabahki ezanla dünyayı yıkayan sesin sahibidir...
Ah! Sabah ezanı... Ne güzel bi' etkidir o tertemiz saatte. Osman Hocam sen ezan okurken, ben genelde yeni uyuyor ya da su içmek için uyanmış oluyorum. Dinliyorum, kıymetli bir eserde huzur dolar gibi. Seni düşünüyorum; 'adam bu saatte camîîye gelip şarkı söyleyip evine dönüyor, değişik bir şey... ' diyerek... Herkesin evinden duyabileceği, ruhları hafifleten, ilâhi bir şarkı.
İnancın tanrısal büyüsü;
bir sürü insanın aklını kurtarmış bir yabancılaştırma efekti;
sinemaya-sanata tuz-biber olmuş dînî sanat;
bulutları boyayan, hayatı aydınlatan ses...
Diyorum ki, adam bu saatte nasıl uyanıyor? Sonra buluyorum cevabı; sen zaten büyük ihtimalle 22:00 'de uyuyan amcalardansındır. Sabah ezan okumak için çıkarken çok sessiz olmaya özenecek kadar da beyefendisindir kesin. Tertemiz ellerin, dimdik esvaplarınla, rûyalardaki aksakallı dede filan gibi bir şeysin --- dir diye düşünüyorum ben. Sen n'apıyorsun? Beni yolda görünce hayatımda duymadığım bir küfürle bana laf atıyorsun ve kanımı donduruyorsun. Bu ne cüret hocam! Bak ben sana nasıl bir yerden bakıyorum? dinle:
Sana saygı duyuyor, senin de özgürlüğün için güzel bir dünya hayâl ediyorum. Sen bana ne diyosun? : 'Sen kimsin ki!'
Aşk olsun hocam, kalbimi gerçekten kırıyorsun. Günâhı boynuna ( senin de kendince bir tanrın varsa tabii)...
Sana birsey söyleyeyim mi ? Çok samimiyim : ben var ya; senin politika biçimini takdìr edecek kadar erdemliyim de . Helâl olsun sana, politika işini çözmüşsün sen. Hiç aynı fikirde olmasak da başarını görebiliyorum. Ha niyetin iyidir, kötüdür; o ayrı mesele: Sende tuttuğunu koparıp alacak hırçın bir azim var. Sen çocuğa tecavüz edeni bağışlayıp, beni mi küçümsüyorsun! Bana küfür ettiğin gün eşsiz bir iyiliği kimseye göstermeden yapmadığımı nereden biliyorsun?
Belki ben çok büyük bir yasam micadelesinde kalbimi pırıl, pırıl tutan bir fahişeyim?
Belki az önce namazını kılmış bir öğrenciyim?
Belki senin unuttuğun çocuğunum, piçim?
Belki eli kulağında bebeğime gebeyim?
Belki daha dün cinsiyet değiştirdim?
Bekli yol bilmez, iz bilmez bir deliyim?
Belki sanatımla kalpleri, akılları serinleten kıymetli bir sanatçıyım?
Belki elini iş makinasına kaptırmış işsiz bir anneyim?
Belki bambaşka bir dindenim, dinsizim, çaya şeker atmayan teyzeyim? vs... Sana ne! Sa-na-ne! Öfkenden ya da baskı altında tuttuğun arzundan dolayı mı saldırıyorsun bana ( öyleyse gerçekten libidona sağlık.) ? Fark etmez... Çok kızdırdın beni; yine de akımı, kalbimi, ruhumu kötülüğe teslim etmeyeceğim. Enerjim temiz ve neşeli; akıl yolunda ve öğrenmeye doymayan; sanatı cennet bilen bir insanım. Sana ne! Kimsem kimim! Senin bilmen gereken sadece bu; ben insanım. Benimle böyle konuşamazsın hocam . Bu kadar çıkma yoldan 'günah'!
Oh be!
Osman Dede, kusura bakma; senin ailedeki ilişkilerini göremiyorum.
Benim için bir 'kavram' sın sen...
Gencecik, bilmem kaçıncı eşin, asla kucağına almadığın torunların, önyargıların, hacı kibìrin ve belki bir de biber dolmasını çok sevdiğin görünüyor dürbünümden, hepsi bu...
Yarın yanlışlıkla çıplak kadın fotografları döşeyeceğim yollarına, gıcıklık olsun diye...
Şimdiden özür dilerim...











Hiç yorum yok: