‘‘Hiçbir
şey yanlış bir tercih kadar sıkamaz canını. Acıma. Vazgeçmekten korkma; kendine
yakışanı bulana kadar, gerekirse terlikle, gerekirse yalın ayak yürü ama git...
Kendi ayakkabını bul ve devam et...’ (Topuklu Ayakkabıyla
Yürüme Sanatı)
‘Köpüklü şarkılarla, ay ışığında yıkanacağıma;
‘Hani çok yorgun ve uykusuz olduğun halde bir türlü uyuyamadığın gece vardı ya… Hani o gece uyku kaçağından faydalanıp kafana sızan bir sahne oldu; belirli birine bir türlü gerçekleştiremediğin bir konuşmayla başlayıp tamamen senin lehine sonuçlanan bir kavgayla biten sahne… Hatırladın mı? ‘(O Ses)
‘Ben sadece zamandan ve mekandan bağımsız bir gerçeği seninle paylaşarak hayatını kolaylaştırmak istiyorum, izninle.’(Müsademizle)
‘Bak ustabak, bak ‘Seda’ derken bir serinlik geliyor etrafa ya…’(Havuzlar, Sorular,Sevgililer….)
‘Gözlerimizin önünde, yıpratıcı bir yavaşlıkla küçüldüler, minicik kaldılar.’ (Kimse var mı?)
'Ama' demiş kadın; 'ama o tilki de ben neyim? Şunu iyice bilin: Ben de her halimle birtilkiyim... ve burası kürkçü dükkanıysa hiç de öyle geri dönmek niyetinde değilim.' (Şeker mi sandın ilacı?)
‘Öncesi
bilinmez ama, birbirlerini ilk kez -gerçekten- bir gemide görmüşler. Kucaklaşıp
bir olmuş, insan gibi-hayvan gibi sevişip birbirlerinin olmuşlar. Bir ağaçta
yaşayıp; gülüşüp, ağlaşıp; çalışıp, çabalayıp; sevişip, aşk yapıp; koşup,
düşüp; uyuyup, uyanıp daha da büyümüşler.’(Sincap ve Sincap)
‘Fakat tam dikiş tutmuşken hayatta bazı değişiklikler oldu…
Her şeyi sorgulatan yeni bir hayat başladı; sokakta. Siz evinizin içindeyken
sokakta yeni bir hayat başladı beyler. Bir süre dışarıdan gelen sesleri
duymazdan gelseniz de, birbirinizden gizli pencereden bakıp, bakıp iç
çektiniz.’ (Gizli Özne)
‘Bir
kızın en mutlu hissettiği an babasının salladığı salıncakta kıkırdayarak
gökyüzüne uçtuğu andır..’ (Ih…)
‘Onca
korkuda bile aklına gelmeyen ‘ev yolu’, ayağının küçük parmağını taşa
çarpınca ağlayarak koştuğu bilindik bir yol oluverecek belki.’(Arzu’ lar?,
Hayal oldu?)
‘Köpüklü şarkılarla, ay ışığında yıkanacağıma;
zannetiklerimle
anladıklarımı tanıştıracağıma söz veriyorum.’(Söz)
‘Hani çok yorgun ve uykusuz olduğun halde bir türlü uyuyamadığın gece vardı ya… Hani o gece uyku kaçağından faydalanıp kafana sızan bir sahne oldu; belirli birine bir türlü gerçekleştiremediğin bir konuşmayla başlayıp tamamen senin lehine sonuçlanan bir kavgayla biten sahne… Hatırladın mı? ‘(O Ses)
‘Ben sadece zamandan ve mekandan bağımsız bir gerçeği seninle paylaşarak hayatını kolaylaştırmak istiyorum, izninle.’(Müsademizle)
‘Bak ustabak, bak ‘Seda’ derken bir serinlik geliyor etrafa ya…’(Havuzlar, Sorular,Sevgililer….)
‘Gözlerimizin önünde, yıpratıcı bir yavaşlıkla küçüldüler, minicik kaldılar.’ (Kimse var mı?)
‘Pazar
suskun, geçkin bir kızdır.
Rahatı
yerinde, uykusunu almış, iştahı açık bir çocuktur.
Tüm
gezegene sessiz şarkısını söyleyen eski bir yıldızdır.’(Pazar)
'Ama' demiş kadın; 'ama o tilki de ben neyim? Şunu iyice bilin: Ben de her halimle birtilkiyim... ve burası kürkçü dükkanıysa hiç de öyle geri dönmek niyetinde değilim.' (Şeker mi sandın ilacı?)
Vs… Ev
arayan kafası kırık kadını, Vicdan Hanım’ ı, Suskunluklarımızı, Bir bukalemunun
başından geçenleri, adımlarımızı gözden geçirelim mi? Birlikte anılarımızı
tazeleyelim mi? Bu hafta Cangama’ yla yeni tanışan okura, birlikte
‘merhaba' diyelim mi? Yazıları okuyup paylaşarak, haftayı sanal alemin
meddahları gibi geçirelim mi?
29
NİSANPAZARTESİ-5MAYIS PAZAR TARİHLERİ ARASINDA, CANGAMA’NIN ESKİ YAZILARINI
BİRLİKTEHATIRLAYALIM; KAKIRDAYALIM; GICIK OLALIM; OYUN OYNAYALIM; GEYİĞİN ÖNDE
GİDENİNİ YAPALIM! İYİ EĞLENCELER…