11 Eylül 2012 Salı

VAKiT





Bi' balığın uykusu gibi hafif sabah,
bi kızın çantasından düştü bi köstekli saat...
Birden aklına uçuştu kuşlar, gökyüzüne 'Şimdi vakit değiştirme vaktidir' yazarak.
Saati acucunda tutarak bindi ilk vapura, kırıtarak.
Bir saray, bir han, bir meydan, bir yaşını başını almış eşya arayarak.
İlk gördüğü vakit kapısından girdi içeri.
Yüzlerce yıl öncesinden baktı şimdiki zamana.
Doldu gözleri.
Fingirdedi etekleri.
Nasıl da özenmişti yürümeye tarihten içeri.
Tüllendi, pullandı, kirpiklendi de güzelleşti vakitte yer değiştirdi beri.
Gitse de geri geri,
gözleri var ya o gözleri,
tik taklı saat gibi,
dolup taşarak uyandırdı güzeli,
getirdi geri.
Bi' kapıdan çıkıp denizde buldu kendini.
Yepyeni.
Başka bi vaktin eseri ; yine fingirdedi, yine fingirdedi.
Sonuçta tüm zamanlara göz koymuş bir serseri.
Ne demeli?
Herkes kendi yerinde, vakitlice sevmeli/ sevilmeli.
Yoksa o yıldan bu yıla,
o zebradan bu dağ horozuna,
o manolyadan bu dut ağacına yürüyüp duran bir deli,
çoğalarak birbirine katar herşeyi...

Hiç yorum yok: