17 Temmuz 2012 Salı

KUMBARA




İnsanlar, ortak bir suçlunun peşindeymiş ve o suçluğu elbirliğiyle yakalamayı planlıyormuş gibi saatlerini birbirlerine göre ayarlamış...Rakamlarla çizilen bir zaman haritası varmış.İnsanlar bu rakamlara basa, basa bir yerden başka bir yere gidebiliyormuş.Oldukça ilginç ve bir o kadar normalmiş. Herkes hemen alışmış. Ne de olsa kişi başına sınırsız rakam düşüyormuş. İnsan, kendininkini 0' dan başlatıp sonduza giden bir hayat sanmış. Matematik falan çoktan ortadan kalkmış; iş düşünürlere kalmış. Mesele çok ağırmış. Kimlik numaraları, telefon numaraları, paralar, tarihler, şifreler, boylar, kilolar, bedenler, kolestroller, yaylılar, üflemeliler derken bir gece bir adamın aklı sıçramış. Beklediği bir rakam varmış ( saat mi, para mı, yaş mı bilinmiyor) . Sabrı taşmış. Eline bir balta almış. Zamanı öldürmeye kararlıymış; sabrının taştığı andan başlayarak, sonraki birkaç saatin içindeki dakikaları bahçeye toplamış. Her birini kütüğün üstüne sıralamış. Dakika, dakika baltalamış. Kalan birkaç dakikayı da cebine atmış. Bir ara nasılsa harcarmış. Harcanmış, öldürülmüş,bosa gitmis zamanlar görünmez birinin kumbarasında saklanır, ihtiyacı olana fazla fazla dağıtılırmış. Ama bu kumbaradan zaman almanın bir şartı varmış: bu şart da 'Rakamlarla iyi, gerçekten iyi dost olmak.' mış... Ele geçmeden, ele geçirmeden...

Hiç yorum yok: