11 Aralık 2013 Çarşamba

GUERNICA



Yeterince uzaktan bakıldığında Guernica' dan ayırt edemeyeceğimiz  İstiklâl Caddesi'nden geçtiğimiz bir gün, kaçınılmaz bi şekilde kalbimizde bir savaş kırıntısı kalır...
Gözlerimiz, manâ toplayan ve saçan yıldızlardır çünkü... Kimse boşuna 'gözler kalbin aynasıdır' dememiş. Bu ayna sadece kendi ruhumuzun mu tercümanı oluyor? Gözlerimiz başka ruhların hikâyesini okumamız için bize verilmiş birer hediye: Hepimiz birer görgü tanığıyız. Gidip kurcalasak bi fotografçının arşivini, kaç kişinin hayatına gizli bi delikten bakmış gibi oluruz kim bilir... Kaç gülümseyişin, kaç sırrın şahidi oluveririz... 

Aynı kareye sığmış 5-6 kişilik bir aile meselâ; biri sakladığı sırla şişmiş, biri aklını çoktan uzaklara salmış; birinin yüzünde bırakılmış keder çizgileri; biri orada olduğu için çok neşeli; biri tutmuş ninesinin elini... 
Mecburiyetten ve aciliyetten çekilmiş bi vesikalık fotograf ya da... Zorla güzelleştirimeye çalışılmış yorgun saçlar, oyuncak olmayan bir kadında asla göremeyeceğimiz kusursuz bi burun ve telâşlı gözler...
Bir çocuğun sevinçten çıldırdığı bir doğum günü fotografına ne dersiniz? 'Bu fotografta beni bul' diyen bi gözyaşının sesi düşer gözlerinize: Herkesin güldüğü 23 kişilik bir karede, sabaha kadar ağladığı belli olan bir anne... Ya... 
İnsanın aşka inancını çoğaltan bi pinkik fotografı da olabilir; kız tam düşerken can havliyle fırlayan sevgilisi, adamın çıplak ayaklarının altındaki şişe ve etraftaki tatlı neşe...
Dili olsa konuşacak bir koltuğun yanlışlıkla çekilmiş bir fotografı... 
Püsküllerinde yılları saklayan bir perdenin önünde gülümsemiş bir çitf; el ele: İçlerinden biri birlikte geçirdikleri son gün olduğunu bilmeden hem de. 
Çenesinde mavi bir şeker parçasıyla baba kucağında duran bir kız çocuğu ve fotografın derin köşesinden koşan güleç bir dayı...
Tüm hikaye fotograftaki gizlerde...
Parmak ucuna değen bir 'çıt' sesiyle yakalanan her bir an; ilmiklerinde ömürleri saklayan bir saç örgüsü gibi... İyi bak yeter... 




Hiç yorum yok: