6 Kasım 2013 Çarşamba

BEYHÛDE HANIM'IN BAĞCIKLARI


Horlama sesleriyle martı seslerinin birbirine karıştığı saatlerde; pencereye çıkar Beyhûde... Yaklaşık ellisinde; kendisine yaş sorarsanız otuzbeşinde...
Beyhûde, tanıdık bir tasanın pençesinde: aile... Bir büyüğümüzün dediği gibi 'her aile kendine özgü bir çile.'...
Bir insan ne zaman büyüyüp serpilip kendi yolunu çizerse, o zaman dallanıp budaklanarak çoğalır bilindiği üzre... Peki insan ailesinin cenderesinde eriyip giderse? 
Kardeşleriyle ilişkisini çözemez, annesinin gözlerini göremez, babasının sevgisine eremez, dayısıyla küslüğünü gideremezse?...
Halasıyla bir türlü gülüşemez, kuzenleriyle rekabeti yenemezse?...
Altın dişli almancı akrabasıyla, banyoda aryalar söyleyen ablasının dostluğunu çekemez; çorbayı sesli içen ninesine sesini yükseltirse? 
Büyükbabasının hafif uykusuna gülüp geçemez, kapıları çıt çıkarmadan açarken pis pis söylenirse?
Küçük amcasının kırk yıl önce söylediği lâfı içerler, fotograflarda üzgün çıkan ağabeyine 'Allah' ın sopası yok' filân diye kendince dersler verirse? 
Çocukluk düğümlerini çözemez, incecik ve kocaman bağcıklarla dolu ipliklerle asılı kalırsa ailesine?
Ne olur? ... Olaylar şöyle gelişir;
Beyhûde gelir ellisine; 
aklı halâ annesinin kimi daha çok sevdiğinde;
her gece pencerenin önünde;
ölüp gitmiş büyükleriyle söyleşmekte;
bütün hesaplaşmalar sanki ölülerle!
Takılıp kaldığı her küçük düğümle;
yaş almaz oldu bîçare; yıllardır hep ama hep otuzbeşinde...
Kıskandığı teyzesiyle, kırgın olduğu yengesiyle, yolunu gözlediği yeğeniyle kafasının içinden didişmekte. 
Hayat renkli, neşeli, eşsiz sokaklara kadar uçsa bile; insanın temizleyip en bi güzel bahçeye yerleştirdiği bir salıncak değil mi aile? Ucu yok bucağı yok; dal dal, oda oda; boy boy; iklim iklim olur soy dediğimiz şey ille de...
Ah Beyhûde; başka hayatlardan korktuğun için kendini hapsettin ailene, gerisi bahane. Çöz kabîlenle olan ilişkilerini de yürü git işine...
İşte böyle bir gece:
bundan bin yıl önce yaşamış bir çocuğun lâfı düştü pencereye;
Harf harf damladı Beyhûde' nin deliliğine: 'Yıldızların peşinden gidiyorum anne; başka şehirlerin gecesinde de benim için hayat var bence!'
Ya... Kalbine şifa oldu tarihe karışmış, el kadar bebe... 

Hiç yorum yok: