5 Mart 2014 Çarşamba

BANA ADINI SÖYLE...

Benim için hayat çetrefilli birşeydir. 'E, hepimiz için öyle!' dediğinizi duyar gibiyim... Eminim öyledir; size gündelik çıkmazlarımdan bahsedeyim, kendinizi şanslı hissedeceksiniz...
Meselâ efendim; ailecek sofradayız diyelim; ben 'tuzu uzatır mısın Emine.' dediğimde, aslında 'azıcık sus da kafamı dinleyeyim.' demek istemişimdir. Kimse anlamaz. 
'Kızım karpuzdan da ye.' dediğimde, 'Ne güzelsin benim küçük kızım.' demek istemişimdir. Kimse anlamaz.
Baldızım Yıldız'a 'Ne beceriksiz kadınsın.' dediğimde; 'Beni cebinden çıkarırdın cerrah olsan.' demek istemişimdir. Kimse anlamaz...
Büyük ağabeyim ve yeğenlerimle erkek erkeğe ayda bir kez rakı içmeye gideriz. Hafif çakırkeyif olunca 'Bir şarkı söyleyen olsa ah!' dediğimde; 'Bir şarkı söylesem dinler misiniz?' demek istemişimdir. Kimse anlamaz. (Bir Allahın kulu da 'Sen söyle.' demez.)
Efendim içimde patlayan hevesin, kelimenin, hissin, bulutun haddi hesabı yok. 
Doktorum ben ; kâlp cerrahıyım. Bir sürü asistanım, stajyer öğrencim oldu. Meselâ bu acemîlerden birine 'Evlâdım kapıyı kapat çıkarken.' dediğimde; 'Senden bi bok olmaz.' demek istemişimdir. Kimse anlamaz. 
Hasta yakınına 'Yarın yine ziyaret edebilirsiniz.' dediğimde; 'Ne hoş sohbet adamsın, ara sıra gel de çayımı iç.' demek istemişimdir. Kimse anlamaz. 
Adım Vahim. Bankada mankada 'Vahim Bey' diye gözleri gülerek seslenir bana herkes. Diyeceğim şu ki; çocuğunuza isim koyarken dikkat edin. İsim yazgıdır. 

(Bu sabah evden çıkarken Emine'ye ömrümde ilk kez 'Saçın güzel kokuyor Emine.' dedim. Anlamadı. Ben 'Bu gece buralardan gidiyorum, çok yoruldum.' demek istemiştim...)

Hiç yorum yok: