( 5 numarada oturan İrfan Teyze ismi îtibariyle ilk günden beri merakımı cezbetmekte.
Eh... İçeriden de sesler gelince... Dinledim kapıyı n'payım; kel kafalı bir tarih öğretmeniysem de, nihâyetinde insanım ben de ! )
Lütfü : Halacığım özür dilerim; nereden bileyim bu kadar üzüleceğini!
İrfan Hanım : Hayvan! Hâla anlamadın; önemli olan benim üzülmem değil, senin acımasızlığın.
Lütfü : Ne yaptım ki? Kim olsa aynı şeyi yapardı!
İrfan Hanım : Hayır efendim. Sen gözlerimin önünde cinayet işledin! Öyle kendini savunmak için filan da değil; zevk için öldürdün hem de!
(Neeeeeeeeyyyyy????)
Lütfü : Abartıyorsun.
İrfan Hanım : Empati yoksunu, kaba saba bir tip oldun. Zafer dayına mı çektin sen?! O da senin gibi düşüncesizdi. Boş boş konuşur insanı canından bezdirirdi. Zamanımızın, sakin kafalarımızın katiliydi o gâvurun oğlu da.
Lütfü : Ne alakası var şimdi hala ya?
İrfan Hanım : Var tabii! Gereksiz konuşmak en bi sinsi tacizdir. Maruz kalan insanı boğar, çileden çıkarır. Aklının içindeki meydanda yüzlerce kişi toplanıp " Yeter, n'olur sussun artık! İmdat! Gevezeliğe hayır! Ağzını kırdığım, bana ne lan bunlardan! Diren ruhum!" diye ayaklanır da nezaketinden ses çıkaramazsın. "Hım... Ya? Evet... Tabii ya!" diye idare edersin.
Lütfü : Hım... Ya? Evet...
İrfan Hanım : Terbiyesiz!
Lütfü : ...
İrfan Hanım : Terbiyesiz!
Lütfü : ...
İrfan Hanım : Ne sustun?
Lütfü : ... Bir sinek öldürdüm diye ettiğin lâflara bak Allah aşkına... Burnumdan geldi güzelim içli köfte. Sinek dediğin nedir ki? 'Sineklik' diye bir alet var ya! Bu hayvanın olayı bu.
(Hah! Ölen sinekmiş... Ödüm koptu itiraf edeyim. Ayak üstü aklım sıçrayacaktı; saç döktüm yav!)
İrfan Hanım : Öyle deme. Kendi uçar giderdi o... Hayatta kalabilmek için bi sineğin yardımına ihtiyacımız var: sonuçta insanız.
Lütfü : Ne diyorsun sen hala, gözlerimin önünde aniden bunadın mı acaba? Gidelim mi hastaneye filân ?
İrfan Hanım : Terbiyesiz! Cahil serseri. 40 senedir üniversitedesin, doğanın dengesini, organik yapısını; bir sinekle aramızdaki bağı anlayamamışsın. Ben nasıl anlatayım sana? Kıçımın akademisyeni!
Lütfü : Ağır konuştun.
İrfan Hanım : Biliyorum.
Lütfü : Hala? .... Ağlıyor musun sen İrfan Hala?
İrfan Hanım : Erkek miyim ben oğlum, ayakta ağlayayım?
Lütfü :Sen onu yanlış anlamışsın halacığım... Neyse ya... Off! Şiştim valla...
İrfan Hanım : Öküzsün.
Lütfü : Tamam.
(Dinlediğime değdi! Ne saçma ne güzel muhabbetti! )